“`html
Almanya’da Erken Seçimlerin Ardından Friedrich Merz’in Siyasi Durumu
Almanya’da bu yılın Şubat ayında gerçekleştirilen kritik erken seçimlerde Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Bavyera merkezli Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partilerinin oluşturduğu birlik, beklenmedik bir başarı ile sonuçlandı. Birlik partileri, %28,5 oy oranı ile 1949’dan bu yana en kötü ikinci sonucunu elde etmesine rağmen, bu zafer özellikle Friedrich Merz için oldukça önemliydi.
Friedrich Merz, bu sonuçla uzun zamandır hayalini kurduğu başbakanlık hedefine bir adım daha yaklaşmış oldu. Ancak, 6 Mayıs Salı günü yapılan federal meclis oylamasında beklenmedik bir sonuçla karşılaştı. Almanya’daki ilk hükümet kurma görevini üstlenen başbakan adayı olarak Merz, oylama sonucunda başbakanlığa seçilemedi.
Federal Meclis’teki 630 sandalye arasında CDU/CSU ve SPD’nin toplam 328 milletvekili bulunuyor. Merz’in başbakanlık için kesin çoğunluk olan 316 oyu alması gerekiyordu. Oylama sonucunda 310 “evet” oyu, 307 “hayır” oyu ve üç çekimser oy ortaya çıktı. Bir oy geçersiz sayıldı ve dokuz milletvekili oy kullanmadı. Bu durum koalisyon ortaklarını birbirine düşürdü; fakat yapılan ikinci tur oylamada, Friedrich Merz hedefine ulaştı.
Friedrich Merz: Siyasi Kariyerinin Dönüm Noktası
69 yaşındaki Friedrich Merz için başbakanlık, sıra dışı bir siyasi kariyerin son basamağı olarak değerlendiriliyor. Ancak ilginç bir biçimde, Merz daha önce hiçbir somut siyasî liderlik pozisyonunda yer almadı. Federal bakanlık, eyalet başbakanlığı ya da küçük bir kentin belediye başkanlığı gibi görevlerden mahrum kalan Merz, hayatında ilk kez hükümet koalisyonu oluşturmak için müzakerelere katıldı.
Bu süreç, medya ve siyasi gözlemciler tarafından kimi zaman eleştirilere maruz kaldı. Merz’in aksine, hem SPD eş başkanları Lars Klingbeil ve Saskia Esken hem de CSU lideri Markus Söder, bu tür siyasi görüşmelerin nasıl ilerleyeceğine dair deneyim sahibidir. Bir diğer zorluk ise, Almanya’daki aşırı sağın yükselişi ile ilişkilidir. Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin, Trump yönetimi tarafından desteklenmesi, yerel siyaset ile küresel dinamikler arasındaki ilişkiyi daha da kritik hale getiriyor.
Merz, modern Almanya’nın ilk başbakanı Konrad Adenauer’dan bu yana göreve başladığında en büyük yaşta olan şansölye olarak tarih yazıyor.
Friedrich Merz’in Siyasi Geçmişi
Friedrich Merz, Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin Sauerland bölgesinden gelen, muhalefeti ile tanınan bir politikacıdır. 1989 yılında Avrupa Parlamentosu’na seçildiğinde 33 yaşındaydı. Önceki dönemde Avrupa’daki deneyiminden sonra, Almanya’nın Federal Meclisi’nde aktif siyasete adım attı. 2000 yılında CDU/CSU’nun meclis grup başkanlığına gelmiş, ancak üç yıl sonra görevi almış olduğu dönemin CDU lideri Angela Merkel’e devretmek zorunda kalmıştır.
Merz, Angela Merkel’in liderliğinden önce ve sonraki siyasi hayatında iki farklı dönemde tanınmaktadır. Merkel’in 2002’de CDU/CSU meclis grubunun başkanlığını, ardından 2005’te de başbakanlık görevini devralması Merz’in sahneden çekilmesine neden olmuştur. Politika arenasından uzak kaldıktan sonra, özel sektöre yönelerek uluslararası bir hukuk bürosunda görev aldı. Ayrıca, 2016-2020 yılları arasında BlackRock yönetim kurulunda yer aldı. Bu dönem, Merz’in lobicilik çalışmalarıyla eleştirildiği bir süreç oldu.
Geleneği Sürdüren Bir Lider
Merz, 2021’de Merkel’in başbakanlığa aday olmaması sonrası Federal Meclis’e döndü. CDU genel başkanlığına girmek için iki kez mücadele verdi ve 2022’deki üçüncü denemesinde başkanlık koltuğunu kazandı. Eylül 2024 itibarıyla başbakanlık adaylığı üzerinde CDU ve CSU arasında bir uzlaşma sağlandı.
Merz, dikkat çekici bir şekilde, parti politikalarını daha muhafazakâr bir yöne kaydırmaya çabalıyor. Göç ve iltica konularında katı yaklaşımı ile tanınsa da, aynı zamanda nükleer enerji ve bürokrasinin işlemeyen yanlarını da eleştirmektedir.
Toplum Üzerindeki Etkisi
Friedrich Merz, konuşurken dikkatleri üzerine çekiyor; ancak tartışmalar sırasında sergilediği tavrı, ona dezavantaj yaratıyor. Toplumun kadın kesiminde olumsuz bir imaja sahip olması da, siyasi kariyerini zora sokan faktörler arasında sayılabilir. 1990’lı yıllarda mevcut olan yasalar karşısında aldığı tutumlar, onu hala ileri görüşlü bir lider imajından uzak bir noktada konumlandırıyor.
Ayrıca, göç politikalarındaki sert duruşuyla da tanınmakta. Merz, 2023’te Müslüman kökenli çocuklarla alakalı yaptığı açıklamalarla tepkileri üzerine çekti. Ocak ayının sonunda geçirdiği süreç, onun daha sert göç politikalarını meclisten geçirdiği bir dönüm noktası oldu.
Almanya ve Türkiye İlişkileri
Friedrich Merz, CDU’nun eski lideri Angela Merkel gibi Türkiye’nin AB’ye üyeliğine karşı gözükse de, Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin önemine de dikkat çekiyor. Basında verdiği demeçlerde “Türkiye ile AB arasında bir serbest ticaret alanı oluşturulmasını” öneren Merz, mülteciler konusunda daha fazla yardımı savunan bir lider olarak öne çıkıyor.
Partisinin politikalarını daha muhafazakâr bir çizgiye kaydırırken, CDU’nun hazırladığı seçim belgelerinde Türkiye ile ilişkilerin stratejik önemin altı çiziliyor ve AB’den uzaklaşan Türkiye’nin katılımıyla ilgili duyulan üzüntü dile getiriliyor.
“`